Yardımcı Sayfalar
Ara

Çay, bir kültürdür bizim için. Demlenmesi, sunulması, içilmesi başlı başına bir anlam taşır.
    Çay, dostluğun, misafirperverliğin, sıcak bir sohbetin vazgeçilmezidir. Çay, bizler için ekmek gibi su gibi hayatımızda olmazsa olmazlardandır.
 Neredeyse Türkiye’de her evde, iş yerinde misafire çay ikram edilir. Çay kıymet vermenin, ağırlamanın, sevginin bir göstergesidir. Çalışmaya, dinlen-
meye, sohbete başlanmadan önce bir çay demlenir. Kimisi demli, kimisi açık, kimisi de sütle içer. Tadı, kokusu, rengi, hatta mutfaktan gelen sesinin 
verdiği huzur olmasa kocaman bir şey eksik kalır hayatımızda. Aynı zamanda kahvaltı geleneğimizin en önemli unsurlarındandır. Karaca olarak, 
sizlerin hayatını güzelleştirmek ve kolaylaştırmak için çıktığımız bu yolda, sevdiklerinizle paylaştığınız bu anlara küçük bir armağan sunalım istedik. 

Çayın tarihini, geçmişten bugüne kültürümüzde nasıl bir yeri olduğunu, pişirme yöntemlerini, yararlarını ve daha birçok hikâyeyi
  bulabileceğiniz bu kitabı sizlere sunmaktan büyük bir mutluluk ve onur duyuyoruz. 

Siz sevdiklerinizle, çayınızı zevkle paylaşırken Karaca da sizle çay hakkında bildiği her şeyi paylaşıyor. 

Afiyet olsun.

DÜNYADA ÇAYIN TARİHİ

Çay, kimimizin ince belli bardakta, kimimizin porselen bir fincanda sevdiği kimimizin ise sadece kocaman bir kupayla içtiği ama pek çoğumuzun vazgeçilmezi içecek.Sabah olup da güne başlarken, gece uzayıp da çalışırken, misafir ağırlarken, yemeğin ağırlığından kurtulmaya çalışırken, tatlıya yoldaş ararken ilk çaya uzanır hep elimiz. Bazen alelacele içsek bazen bir törene dönüştürsek de çay içmek günlük rutinimizin ayrılmaz bir unsurudur.Çayın hikâyesi Çin’de başlar. 
Rivayet o ki; İmparator Shennong bir ağacın altında oturmuş içme suyu kaynatmaktadır. Ağacın yapraklarından bazıları suya düşer ve İmparator ortaya çıkan kokudan ve aromadan çok hoşlanır.Takvimler MÖ 2737’yi göstermektedir.Bu hikâyenin sonradan yazıldığı belli olsa da çay ağacının anavatanının Çin olduğu ve çok eskilere dayandığı doğrudur.   

 

MÖ 420 civarında ise yine Çin’deki Zen Budist rahipler, çay yapraklarını meditasyon yaparken istedikleri gibi odaklanmak için kullanırlar. Manastırlarının yanında çay yetiştirirler ve satarlar. Çiftçiler nasıl çay ekileceğini öğrenmiş, çay artık günlük hayatın bir parçası olmuştur.
 
618-907 yıllarında, Tang Hanedanı döneminde, Yunnan’daki çay üreten bölgelerle Çin ve Tibet’teki tüketicileri birleştiren “Tarihi Atlı Çay Yolu” kurulur.Japon ve Koreli Budist rahipler Çin’den çay tohumları alırlar ve yetiştirirler. Bu ülkelerdeki o dönem başlayan çay ritüellerinin bazıları günümüze kadar varlığını korumuştur.

828’de çay tohumları Kore’ye ulaşmış ve Kore’nin güney ucundaki Hwagae köyü yakınlarındaki Jiri dağı civarına ekilmiştir.